Moneytolia Card

19 Mayıs 2025 /Moneytolia Kart

Mayıs'ta Netflix: Türkiye'de En Çok İzlenenler

Mayıs'ta Netflix Türkiye'de en çok izlenen yapımlara göz at. Birbirinden etkileyici 10 yapımı keşfet. Moneytolia Moneyback ile izledikçe kazanmaya hazır ol!

Mayıs'ta Netflix: Türkiye'de En Çok İzlenenler

Merhaba Moneytolialı!

Netflix izleyicilerinin Mayıs ayında neleri merak ettiğini senin için derledik! Bu blogda, Türkiye'de en çok izlenen yapımlardan öne çıkan dizi ve filmlere, Moneytolia Moneyback kampanyasıyla Netflix keyfini daha hesaplı hale getirmenin yollarına kadar her şeyi bulacaksın. Netflix'in en popüler içerikleri seni ekran başına kilitlerken, Moneytolia ile yaptığın abonelik ödemelerinden anında geri nakit kazanacaksın.

"Netflix harcamana %65 Moneyback kazanmak ister misin?" diye sorsaydık, cevabını tahmin edebiliyoruz. O zaman hem Netflix dünyasına dair en çok merak edilenleri öğrenmeye, hem de Moneytolia'nın avantajlı dünyasına adım atmaya hazırsan, başlayalım!

Netflix'te Kaçırmaman Gereken İlk 10

Netflix Türkiye'de Mayıs 2025 itibariyle en çok izlenen yapımlara göz attığımızda hem yepyeni diziler hem de devam sezonlarıyla geri dönen favoriler listede öne çıkıyor. Aralarında drama, belgesel, gerilim ve animasyon gibi farklı türlerden seçkiler mevcut. 

Listemizdeki içeriklerin her biri sana bambaşka dünyalar sunacak. Tür yelpazesi oldukça geniş: dramadan belgesellere, bilim kurgudan animasyona kadar pek çok farklı seçenek var. İşte kaçırmaman gereken 10 yapım:

Kimler Geldi Kimler Geçti Yeni Sezon

İlk sezonuyla modern ilişkiler dünyamıza ayna tutan Kimler Geldi Kimler Geçti, 15 Mayıs itibarıyla ikinci sezonuyla Netflix’te yerini aldı. Serenay Sarıkaya'nın Leyla Taylan karakterine hayat verdiği dizi, kaldığı yerden daha da derin bir duygusal sorgulamayla devam ediyor. İlk sezonda izleyicinin iç sesini harekete geçiren diyaloglar ve bol kırıklı ilişkiler, bu sezon biraz daha yakından mercek altına alınıyor.

Yeni sezonun en dikkat çeken gelişmesi, oyuncu kadrosuna katılan yeni yüzler. Fatih Artman ve pop müzik sahnesinin sevilen ismi Edis'in kadroya dahil olması sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Leyla’nın bir yanda narsist mi yoksa sadece gizemli mi olduğu çözülemeyen Cem Murathan’la ilişkisi, diğer yanda geçmişten gelen Ömer’le olan çözülmemiş hikâyesi, bu sezonun duygusal eksenini oluşturuyor. Leyla’nın “artık değiştim” çabası ile Cem’in “ben hep böyleydim” halleri arasında geçen çatışmalar, dizinin merkezine yerleşmiş durumda.

Senaryosunu Aşk-ı MemnuMedcezir ve Kuzey Güney gibi kült yapımlardan tanıdığımız Ece Yörenç'in kaleme aldığı dizi, bu sezonda da aşk, dostluk ve kişisel dönüşüm temalarını işlemeye devam ediyor. Leyla’nın içsel yolculuğu daha çok ön planda. Sınır çizme, yüzleşme ve yeniden başlama temalarıyla izleyiciye yine kendini sorgulatacak sahneler sunuyor.

Yönetmen koltuğunda Bertan Başaran’ın oturduğu yapımın prodüksiyonu ise Ay Yapım’a ait. Serenay Sarıkaya’ya bu sezon Metin Akdülger, Boran Kuzum, Hakan Kurtaş, Ahmet Rıfat Şungar, Meriç Aral, Esra Ruşan ve Efe Tunçer gibi isimler eşlik ediyor. Dünya çapında 80 milyon saatin üzerinde izlenme süresi yakalayan dizi, ikinci sezonuyla da listelere hızlı bir dönüş yaptı.

Kısacası Kimler Geldi Kimler Geçti, yeniden sevmeyi, geçmişi geride bırakmayı ve modern aşkın karmaşasında kendine bir yön çizmeyi anlatmaya bu sezon da devam ediyor. İç sesiniz hazırsa, bu sezonun sizi bir kez daha sorgulatacağı kesin.

Sırlarımız: Secrets We Keep

İskandinav yapımları son dönemde Netflix’te ciddi bir ivme kazanmış durumda. Gerilim ve suç temalı diziler, sade anlatımları ve çarpıcı atmosferleriyle izleyiciyi kendine çekiyor. Danimarka yapımı Sırlarımız (Reservatet) da bu türün en dikkat çeken yeni örneklerinden biri.

Altı bölümlük bu mini dizi, zenginlik, yoksulluk, ergenlik ve göçmenlik gibi sosyal uçların kesiştiği bir alanda işlenen bir suçun etkilerini ele alıyor. Görünürde fazla aksiyon barındırmasa da arka plandaki duygusal ve sosyolojik derinlik, izleyicide güçlü bir yankı uyandırıyor. Suçun hangi sosyal sınıfa, hangi köşeye ait olduğuna dair soruları ise izleyiciye bırakıyor.

Dizinin yaratıcısı, daha önce The Charmer gibi yapımlarla tanınan Ingeborg Topsøe. Yönetmen koltuğunda Per Fly yer alırken, başrolleri Marie Bach Hansen, Danica Curcic ve Excel Busano paylaşıyor. Hikâye, Danimarka’nın varlıklı bir mahallesinde kaybolan Filipinli bakıcı Ruby üzerinden şekilleniyor. Komşulardan birinin bu gizemli kayboluşu araştırmaya başlamasıyla birlikte, yıllardır üzeri örtülmüş sırlar birer birer ortaya çıkıyor.

Sırlarımız, sessiz banliyö hayatının ardındaki görünmez sınıf ayrımlarını, bastırılmış öfkeleri ve çözülmemiş travmaları ustaca gözler önüne seriyor. Dizi boyunca kullanılan müzikler ve atmosferik sahneler, gerilimi adım adım tırmandırıyor.

Eğer suç, dram ve toplumsal analiz üçlüsünü seviyorsan, Sırlarımız seni içine çeken tarzıyla mutlaka etkisi altına alacak.

Running Point

Netflix’in yeni komedi dizisi Running Point, hem spor hem de iş dünyasını merkezine alan hikayesiyle dikkat çekiyor. Başrolde Kate Hudson’ın yer aldığı yapım, 27 Şubat’ta yayınlanmasının ardından kısa sürede geniş bir izleyici kitlesine ulaştı.

Dizi, ailesine ait Los Angeles Waves basketbol takımının başına geçmek zorunda kalan Isla Gordon’un hikayesini anlatıyor. Bir skandal sonrası kardeşinin istifasıyla koltuğa oturan Isla, hem ailesine hem de spor dünyasına kendini kanıtlamaya çalışıyor. Özellikle erkek egemen bir alanda, bir kadın olarak liderlik etme çabası dizinin ana çatısını oluşturuyor.

Oscar adayı Kate Hudson’a Drew Tarver, Scott MacArthur ve Max Greenfield gibi isimler eşlik ediyor. Dizinin yaratıcıları arasında Mindy Kaling, Ike Barinholtz ve David Stassen yer alıyor. Kaling aynı zamanda dizinin yürütücü yapımcıları arasında. Gerçek hayattaki Los Angeles Lakers yönetimi ve Jeanie Buss’tan esinlenen yapım, eğlenceli dili ve güçlü karakterleriyle Netflix’in en çok izlenen komedileri arasına girmeyi başardı.

Yayınlandığı ilk haftada 9,3 milyon görüntüleme ve 47,2 milyon saat izlenme elde eden dizi, ikinci haftasında bu rakamı 12,2 milyon görüntüleme ve 61,8 milyon saatle daha da yukarı taşıdı.

Sonsuzluk Yolcusu

Netflix’in Arjantin yapımı yeni bilimkurgu dizisi Sonsuzluk Yolcusu: El Eternauta, 30 Nisan 2025’te izleyiciyle buluştu ve kısa sürede hem ülkesinde hem de globalde büyük ses getirdi.

1957 tarihli Héctor Germán Oesterheld imzalı kült çizgi romandan uyarlanan dizi, ölümcül bir kar fırtınası sonrasında Buenos Aires’te hayatta kalmayı başaran bir grup insanın, görünmez bir dünya dışı tehdide karşı verdikleri mücadeleyi konu alıyor.

Başrolde Arjantin’in usta oyuncularından Ricardo Darín yer alırken, kadroda Carla Peterson ve César Troncoso gibi önemli isimler de bulunuyor. Yönetmen koltuğunda ise Bruno Stagnaro oturuyor.

Dizi, güçlü görselliği ve politik arka planıyla sadece bilim kurgu severleri değil, daha geniş bir kitleyi etkilemeyi başardı. Rotten Tomatoes’ta %93 eleştirmen ve %97 izleyici puanı alarak dikkat çekti. Hatta ünlü oyun yapımcısı Hideo Kojima bile diziye övgü dolu yorumlarda bulundu.

İlk sezonun büyük başarısı sonrası Netflix, sekiz bölümlük ikinci sezon için onayı hızlıca verdi. Yapımcılar, orijinal çizgi romanın ruhuna sadık kalarak daha iddialı bir anlatım vaat ediyor. Unreal Engine teknolojisi ile çekilen dizide, 35’ten fazla farklı mekan kullanıldı ve Arjantin sinemasının en büyük prodüksiyonlarından biri olarak anılıyor.

Sonsuzluk Yolcusu, yalnızca bir hayatta kalma hikayesi değil, aynı zamanda Arjantin'in politik geçmişine dokunan kültürel bir anlatı da sunuyor. Dizi yayınlandıktan sonra Oesterheld’in kayıp torunlarıyla ilgili yeni bir sosyal kampanya da başlatıldı.

Bilimkurgu, tarih ve dramı harmanlayan bu yapım, Mayıs ayında Netflix’te kaçırılmaması gereken dizilerden biri.

Bet

Dünyanın dört bir yanından seçkin gençler, yeraltı kumarının sosyal hiyerarşiyi belirlediği St. Dominic’s adındaki elit bir özel okula kayıt için yarışıyor. Bu acımasız sistemin ortasına, geçmişi gizemlerle dolu olan ve olağanüstü bahis yeteneklerine sahip Yumeko (Miku Martineau) adında bir öğrenci geliyor. Kendi kişisel intikamını gerçekleştirmek isteyen Yumeko, bu prestijli okulun statükosunu alt üst etmekte kararlı.

Yaratıcısı Simon Barry olan Bet, Japon mangası Kakegurui’den uyarlandı. Manga dünyasındaki abartılı karakterleri canlı aksiyona taşımak zor olsa da Bet bu dengeyi kurmayı başarıyor. Miku Martineau’ya Ayo Solanke ve Eve Edwards eşlik ediyor.

St. Dominic’s’te dersler yerine bahisler var; okulun sosyal düzeni ve güç ilişkileri kumar üzerinden işliyor. Yumeko’nun profesyonel kumarbazlık becerileri ve soğukkanlılığı, onu kısa sürede dikkat çeken biri haline getiriyor. Ancak onu bu okula getiren şey yalnızca başarı değil, karanlık bir geçmişin intikamıdır. Yeni arkadaşı Ryan’ın da desteğiyle, Yumeko'nun gizli hedefi zamanla ortaya çıkar ve bu da diziyi sıradan bir gençlik draması olmaktan çıkarıp psikolojik gerilim dozu yüksek bir anlatıya dönüştürüyor.

Love Death + Robots Yeni Sezon

Netflix’in kült haline gelen animasyon antoloji dizisi Love, Death + Robots, dördüncü sezonuyla izleyicileri bir kez daha fütüristik, çarpıcı ve sınır tanımayan hikâyelerle buluşturuyor. 15 Mayıs'ta yayınlanan yeni sezonda, her biri farklı animasyon stüdyoları tarafından hazırlanan 10 bölüm yer alıyor. Dizi, yine "aşk, ölüm ve robotlar" temasını merkezine alarak her bölümde bambaşka bir evrene kapı aralıyor.

Korkusuz anlatımı, benzersiz görsel dili ve kısa süreye sığdırdığı güçlü hikâyeleriyle öne çıkan yapımın yaratıcı koltuğunda Tim Miller oturuyor. Yapımcılığı ise usta yönetmen David Fincher üstleniyor. Üstelik üçüncü sezonda animasyon dünyasına adım atan Fincher, bu sezon da projede aktif rol üstlenmeye devam ediyor. Jennifer Yuh Nelson, Kung Fu Panda 2 ve Kill Team Kill gibi yapımlardan tanınan deneyimli yönetmen, denetleyici yönetmen olarak geri dönüyor.

Love, Death + Robots’un seslendirme kadrosu da her sezon olduğu gibi bu kez de oldukça dikkat çekici. Komedyenlerden Hollywood yıldızlarına, hatta Red Hot Chili Peppers üyelerine kadar geniş bir yelpazede isimler bölümlerde yer alıyor. "Golgotha" gibi nadir canlı aksiyon içeren bölümler dışında, izleyici çoğu karakteri yalnızca sesleriyle tanıyor ama bu seslerin gücü hikayelere fazlasıyla yansıyor.

Dördüncü sezondaki animasyon stilleri, gerçeküstüden fotogerçeğe kadar uzanıyor. Bilim kurgu, gerilim, kara mizah ve distopya temalarının iç içe geçtiği bu sezon, özellikle animasyon sanatına ve kısa film formatına ilgi duyan izleyiciler için kaçırılmaması gereken bir deneyim sunuyor.

Kısacası, Love, Death + Robots bu sezon da sınır tanımıyor. Farklı animasyon stilleriyle bezenmiş, düşündüren ve sarsan kısa hikâyeleriyle Netflix’te izleyicisini bekliyor.

Fred ve Rose West: Bir İngiliz Korku Hikayesi

Netflix’in en ürpertici belgesellerinden biri olarak nitelendirilen Fred ve Rose West: Bir İngiliz Korku Hikayesi, Mayıs ayında Türkiye’deki izleyicilerle buluştu. Gerçek suç türünün en çarpıcı örneklerinden biri olan bu belgesel, İngiltere tarihinin en acımasız seri katil çifti olarak anılan Fred ve Rose West’in işlediği korkunç cinayetleri tüm detaylarıyla gözler önüne seriyor.

Dizi, daha önce yayınlanmamış polis görüntüleri ve kamuoyuna sunulmamış ses kayıtlarıyla olaylara benzersiz bir bakış açısı kazandırıyor. Ayrıca, kurban yakınlarıyla yapılan röportajlar sayesinde belgesel yalnızca suçun boyutunu değil, aynı zamanda bu suçların yol açtığı kişisel travmaları ve yıllar süren adalet mücadelesini de işliyor.

Belgesel dizisi, Fred ve Rose West’in Gloucester’daki evlerinde nasıl tutuklandıklarını ve kurbanlarının kalıntılarının nasıl bulunduğunu ayrıntılı şekilde aktarıyor. Fred, dava süreci tamamlanmadan cezaevinde hayatını kaybetmiş olsa da Rose West, müebbet hapisle cezalandırıldı ve hâlâ sessizliğini koruyor. Bu da diziyi izlerken birçok izleyicide "Daha fazlası mı vardı?" sorusunu akıllara getiriyor.

Gerçek suç ve psikolojik gerilim türünü sevenler için oldukça etkileyici ve zaman zaman sarsıcı olan bu belgesel, izleyicileri karanlık bir İngiliz kabusuna sürüklüyor. Fred and Rose West: A British Horror Story, yalnızca bir suçun değil, bir toplumun karanlık yüzüyle yüzleşme hikayesi olarak da öne çıkıyor.

İstanbul Ansiklopedisi

İstanbul Ansiklopedisi, hayata dair istekleri, sırları ve yalanları birbirinden tamamen farklı, zıt karakterlere sahip iki kadının; Nesrin ve Zehra’nın kesişen hikâyesini konu alıyor. Farklı kuşaklardan ve kültürel geçmişlerden gelen bu iki kadın, İstanbul’un karmaşasında bir araya geliyor.

Adını Reşad Ekrem Koçu’nun yarım kalmış ama efsaneleşmiş ansiklopedisinden alan dizi, yönetmen koltuğunda Selman Nacar’ı ağırlıyor. Netflix Türkiye’de 17 Nisan itibarıyla yayınlanan yapım, şehirden kaçmak isteyen cerrah Nesrin ile İstanbul’a yeni gelen mimarlık öğrencisi Zehra’nın yollarının kesişmesini merkezine alıyor. Bu karşılaşma üzerinden kent ve kimlik ilişkisini derinlemesine irdeleyen dizi, aynı zamanda Koçu’nun “çok sesli” ansiklopedisinin izini sürerek İstanbul’un ruhunu keşfe çıkıyor.

Nacar’ın senaryosunu da kaleme aldığı dizi, sözlük mantığıyla seçilmiş yedi başlıktan oluşan bir yapı üzerine kurulu: Alçakdam Yokuşu, Bezm-i Alem Valide Sultan Camii, Çarşamba Sokağı, Deniz Hastanesi, Emek Sineması, Fener/Fenerler/Deniz Feneri, Galata Rıhtımı Salaşları, Tiyatro ve Meyhaneleri… Bu maddeler izleyiciyi hem fiziksel hem de duygusal anlamda İstanbul’un içinde bir yolculuğa çıkarıyor.

İstanbul Ansiklopedisi, çok katmanlı bir hikâyeye ev sahipliği yaparken, bunu derinlikli karakterlerle destekliyor. Gençliğin büyüme sancıları, kimlik ve aidiyet arayışları, politik ya da dini taraflara yaslanmadan, farklı perspektiflerle ele alınıyor. Bütün bu anlatı, İstanbul’un tarihsel katmanları arasında gezinerek şehrin kendisini bir karaktere dönüştürüyor.

Dizinin yalın ama etkileyici anlatımı, atmosferik çekimleri ve büyüleyici hikâye akışı, onu Netflix’in en dikkat çekici yerel yapımlarından biri hâline getiriyor. İstanbul Ansiklopedisi, sadece bir dizi değil; İstanbul’un belleğinde bir gezinti.

Kral Kaybederse

Kral Kaybederse, Gülseren Budayıcıoğlu’nun aynı adlı çok satan romanından uyarlanan, güçlü oyuncu kadrosu ve çarpıcı hikâyesiyle dikkat çeken bir dizi. Aşkın ihanete, gücün ise zayıflığa dönüştüğü bir hikâyeyi merkezine alan dizi, ilişkilerdeki bağımlılık dinamiklerini ve narsistik kişilik bozukluğunu derinlemesine ele alıyor.

Dizinin başrolünde yer alan Kenan Baran, karizmatik, dikkat çekici ve dışarıdan bakıldığında “kusursuz” bir adamdır. Ancak bu görünüşünün ardında narsist, vurdumduymaz ve kırılgan bir ego yatmaktadır. Kadınlar etrafında pervane olsa da Kenan, kendisini yıkılmaz bir figür olarak görür.

Ancak hayat, Kenan’ın bu illüzyonunu yerle bir eder. Yaşadığı sarsıcı bir olayın ardından, her şeyi kontrol altında tuttuğunu sanan Kenan, duygusal anlamda dibe vurur ve bir psikoloğun kapısını çalar. Böylece gerçeklerle yüzleşme yolculuğu başlar.

Kral Kaybederse hem psikolojik yönü güçlü bir karakter çözümlemesi sunuyor hem de modern ilişkilerin karanlık yüzüne ışık tutuyor.

Dizinin etkileyici oyuncu kadrosunda Halit Ergenç, Merve Dizdar, Aslıhan Gürbüz, Nilperi Şahinkaya, Murat Garipağaoğlu, Cenan Çamyurdu ve Nalan Kuruçim gibi isimler yer alıyor.

Dear Hongrang

Tangeum: Swallowing Gold adlı romandan uyarlanan Dear Hongrang, izleyiciyi Joseon Hanedanlığı dönemine götürüyor. Ancak bu yapım, klasik bir tarihi diziden çok daha fazlasını sunuyor. Aşk, hafıza kaybı, aile sırları ve kimlik mücadelesiyle örülü hikayesiyle öne çıkan dizi, sezona damga vurmaya aday.

Başrolde, son yılların parlayan yıldızı Lee Jae-wook yer alıyor. Jae-wook, küçük yaşta kaybolan ve yıllar sonra hafızasını yitirmiş şekilde eve dönen Hong-rang karakterini canlandırıyor. Ancak Hong-rang’in geri dönüşüyle birlikte sorular da beraberinde geliyor: Gerçekten o mu, yoksa bu sadece zekice kurgulanmış bir aldatmaca mı?

Hong-rang’in kız kardeşi Jae-yi, kardeşinin geçmişini ve kayboluşunun ardındaki sırları çözmeye çalışırken izleyici karmaşık bir gizem dünyasına sürükleniyor. Hikâyeye, Jung Ga-ram, Uhm Ji-won, Park Byung-eun ve Kim Jae-wook gibi deneyimli oyuncuların hayat verdiği karakterler de dahil oluyor. Her biri farklı bir sırrı temsil ederken, entrika dozu giderek artıyor.

Yüksek prodüksiyon kalitesiyle dikkat çeken dizi; etkileyici görselleri, müzikleri ve oyunculuk performanslarıyla da göz dolduruyor.

Dear Hongrang, ilk sezonuyla 16 Mayıs 2025’te Netflix’te yayına girdi. Toplam 10 bölümden oluşan dizide; Korece, İngilizce ve Türkçe seslendirme seçenekleri sunuluyor.

Moneyback ile Hem İzle Hem Kazan!

Netflix izlerken aynı zamanda kazanmaya ne dersin? Moneyback programı sayesinde bu mümkün! Moneytolia Kart ya da Moneytolia Sanal Kart'ınla Netflix aboneliğini öde ve harcamanın %65'ini anında geri kazan. Hem de her ay maksimum 123,49 TL'ye kadar.

Moneyback avantajları bununla da sınırlı değil:

  • Spotify aboneliği ödemende %65 geri kazan. Her ay 38,99 TL'ye kadar nakit senin.

  • YouTube Premium aboneliği ödemelerinde %65 geri kazan. Aylık en fazla 37,69 TL nakit kazan.

  • Google Play harcamalarında %25 Moneyback seni bekliyor.

  • Buz Adası etkinliği biletlerinde %25 geri kazan. Her ay 200 TL'ye kadar nakit ödüle dönüşür.

  • App Store harcamalarında %25 Moneyback seni bekliyor.

Nasıl çalışıyor?

  1. Moneytolia hesabına giriş yap.

  2. Moneytolia Premium seviyeye geç.

  3. Kartınla Netflix ödemeni yap.

  4. Kazandığın nakit anında hesabında.

Hepsi bu kadar!

Kampanya 2025 Aralık sonuna kadar geçerli. Bu süreyi kaçırma, Netflix keyfini Moneytolia ile katla.

Şimdi Aramıza Katıl!

Moneytolialılar katılarak hem dilediğin dijital aboneliği yap, hem de yaptığın harcamalardan geri nakit kazan. Sadece Netflix değil; Spotify'dan YouTube'a, oyun uygulamalarından etkinlik biletlerine kadar pek çok alanda Moneyback avantajlarından faydalan. Tüm bu işlemleri Moneytolia uygulamasından kolayca yönetebilir, Moneytolia Premium hesap avantajlarıyla eğlenceyi ekonomik hale getirebilirsin.

Daha fazla kazanmak, daha uygun fiyata içerik izlemek ve Moneytolia'nın dijital ödeme sistemlerinden faydalanmak için hemen uygulamayı ister Google Play ister App Store üzerinden indir, hesabını oluştur ve sana özel kampanyalardan faydalanmaya başla.

Moneytolia ile harca, izle, kazan!

Hemen Başvur